Seray Şahinler – Gümüşsuyu’nun yeni galerisi Brieflyart, ikinci standında Gürbüz Doğan Ekşioğlu’nu ağırlıyor. “Karma” isimli stantta sanatkarın kurduğu “ne kedisiz ne kitapsız” bir dünyaya davetlisiniz. Bu hem de hayattan en epeyce da edebiyattan beslenen, şiirin izleyende imgesel ve imajinatif karşılığıyla beslenen bir dünya. Yıldızlı gecenin altında, kediler ve kitaplar eşliğinde şiirsel bir seyahat. Sanatçı da bir kıssa anlatıcısı olarak size eşlik ediyor.
Sergide yer alan işler hayata dair umudu perçinlerken bir yandan da hayattan ‘kesitler’ sunuyor. İkilikler, arayışlar, sıkışıp kaldığımız duvarlar içinden yaşama ‘bakışlarımız’… Vaktin saatlerle ortaya çıkan kaotik devinimi… Ekşioğlu bu öyküde çizgi, imge ve figürlerle ömrün ta kendisini anlatıyor. Kimi yapıtlara yaptığı müdahalelerle sanatçı kendisi kıssasını de bir daha yazıyor aslında. Stantta Ekşioğlu’nun yağlı boya tuval yapıtları ve Fine Arka edisyonlu baskı çalışmalarının yanı sıra baskı üzerine müdahale ettiği karışık teknik yapıtları de olmak üzere 30 yapıtı var. 1980’lerden günümüze uzanan bir retrospektif tadındaki sergiyi Ekşioğlu’ndan dinledik…
“Karma”da içeri girdiğimiz andan beri tarafınızdan kurulmuş yeni bir dünyaya adım atıyoruz. hayatınızdan izlerin birer “sembolik” yansıması kelam konusu. ötürüsıyla retrospektif bir tarafı de var. Standınız, ömrün, sanatın, edebiyatın bir “Karma”sı diyebilir miyiz?
Sergiyi planlarken, stant mevsimi olmaması niçiniyle yeni işlerden değil de geçmişteki işlerimden oluşsun diye kararlaştırdı galeri yöneticisi Baran Arslan Curoğlu. Küratörlüğünü Nilgün Yüksel yaptı. 1985-2021 ortası işlerimden oluşan bir stant oldu. Belirttiğiniz üzere küçük bir retrospektif diyebiliriz. hayatı gözlemlemeyi seviyorum. Ürettiklerim, yaşadıklarımın, gördüklerimin görsel yansımasıdır. Babam şiir, destan yazardı. Şiirlerin okunduğu, sohbetlerinin yapıldığı bir konutta büyüdüm. İşlerimde şiirin yansıması hissedilir. ‘90’lı senelerda Sunay Akın “Sen ressam değil şairsin” demişti. Bu bağlamda birtakım işlerim için görsel edebiyatçıyım da diyebilirim.
“Karma”daki işler, “ne kedisiz ne kitapsız” tadında… İnsanın, uçsuz bucaksız ‘evrenin’ döngüsünün hissi de ağır bununla birlikte… Sizi sanat ömrünüzde neler besler?
Aile, etraf, eğitim üzere etkenlerin haricinde şiir, edebiyat, müzik (Halk müziğini epey severim, kelam ve müzik damıtılmış hâlinden etkilenirim) ideoloji, sosyoloji, astronomi üzere fazlaca şeyden etkilendiğimi söyleyebilirim. Toplumsal medyanın yaygınlaşması ve dijital çizim aletlerinin verdiği çarçabuk kısa müddette üretebildiğim için kıymetli yeni hadiselerden da epeyce beslenirim.
Bu soruya ek olarak, edebiyatla olan bağınızı da dinlemek isterim… Sizde kıymetli bir yeri olduğu aşikâr…
Edebiyata ilgim büyüklerimin anlattığı masallarla başlayıp daha epeyce üniversite periyodunda yerli ve yabancı klasikleri okumamla gelişti. Şiire özel ilgim vardır. Kitap temalı fotoğraflarımın büyük kısmını 2000’li senelerda Milliyet Kitap Eki kapağı olarak yaptığım işlerdir. Kitap konusunun bende oluşturduğu imge hayli fazla.
Sergide 1988’den başlayarak günümüze yaklaşan bir sureci takip ediyoruz. Dönüp baktığınızda siz nasıl görüyorsunuz sanat seyahatinizi?
Önceki senelerda daha toplumsal ve felsefi işler yapardım, şimdilerde daha epey beşerde hoş hisler bırakan işler yapıyorum. Birinci dönemlerimde kâğıt üzerine işler üretirken geçen vakit ortasında tuval üzeri akrilik, yağlı boya, 3d işlere de yöneldim.
The New Yorker kapakları
Çalışmaları 30’a yakın ülkede yayımlanan Gürbüz Doğan Ekşioğlu’nun illüstrasyonları; The New Yorker Dergisi’nde sekiz kez kapak olarak kullanıldı. 1992-2021 ortası yayımlanan kapaklarda Ekşioğlu’nun kedilerden kitaplara, kentten Ladin’e varan çizgilerini bakılırsabilirsiniz.
Sergide yer alan işler hayata dair umudu perçinlerken bir yandan da hayattan ‘kesitler’ sunuyor. İkilikler, arayışlar, sıkışıp kaldığımız duvarlar içinden yaşama ‘bakışlarımız’… Vaktin saatlerle ortaya çıkan kaotik devinimi… Ekşioğlu bu öyküde çizgi, imge ve figürlerle ömrün ta kendisini anlatıyor. Kimi yapıtlara yaptığı müdahalelerle sanatçı kendisi kıssasını de bir daha yazıyor aslında. Stantta Ekşioğlu’nun yağlı boya tuval yapıtları ve Fine Arka edisyonlu baskı çalışmalarının yanı sıra baskı üzerine müdahale ettiği karışık teknik yapıtları de olmak üzere 30 yapıtı var. 1980’lerden günümüze uzanan bir retrospektif tadındaki sergiyi Ekşioğlu’ndan dinledik…
“Karma”da içeri girdiğimiz andan beri tarafınızdan kurulmuş yeni bir dünyaya adım atıyoruz. hayatınızdan izlerin birer “sembolik” yansıması kelam konusu. ötürüsıyla retrospektif bir tarafı de var. Standınız, ömrün, sanatın, edebiyatın bir “Karma”sı diyebilir miyiz?
Sergiyi planlarken, stant mevsimi olmaması niçiniyle yeni işlerden değil de geçmişteki işlerimden oluşsun diye kararlaştırdı galeri yöneticisi Baran Arslan Curoğlu. Küratörlüğünü Nilgün Yüksel yaptı. 1985-2021 ortası işlerimden oluşan bir stant oldu. Belirttiğiniz üzere küçük bir retrospektif diyebiliriz. hayatı gözlemlemeyi seviyorum. Ürettiklerim, yaşadıklarımın, gördüklerimin görsel yansımasıdır. Babam şiir, destan yazardı. Şiirlerin okunduğu, sohbetlerinin yapıldığı bir konutta büyüdüm. İşlerimde şiirin yansıması hissedilir. ‘90’lı senelerda Sunay Akın “Sen ressam değil şairsin” demişti. Bu bağlamda birtakım işlerim için görsel edebiyatçıyım da diyebilirim.
“Karma”daki işler, “ne kedisiz ne kitapsız” tadında… İnsanın, uçsuz bucaksız ‘evrenin’ döngüsünün hissi de ağır bununla birlikte… Sizi sanat ömrünüzde neler besler?
Aile, etraf, eğitim üzere etkenlerin haricinde şiir, edebiyat, müzik (Halk müziğini epey severim, kelam ve müzik damıtılmış hâlinden etkilenirim) ideoloji, sosyoloji, astronomi üzere fazlaca şeyden etkilendiğimi söyleyebilirim. Toplumsal medyanın yaygınlaşması ve dijital çizim aletlerinin verdiği çarçabuk kısa müddette üretebildiğim için kıymetli yeni hadiselerden da epeyce beslenirim.
Bu soruya ek olarak, edebiyatla olan bağınızı da dinlemek isterim… Sizde kıymetli bir yeri olduğu aşikâr…
Edebiyata ilgim büyüklerimin anlattığı masallarla başlayıp daha epeyce üniversite periyodunda yerli ve yabancı klasikleri okumamla gelişti. Şiire özel ilgim vardır. Kitap temalı fotoğraflarımın büyük kısmını 2000’li senelerda Milliyet Kitap Eki kapağı olarak yaptığım işlerdir. Kitap konusunun bende oluşturduğu imge hayli fazla.
Sergide 1988’den başlayarak günümüze yaklaşan bir sureci takip ediyoruz. Dönüp baktığınızda siz nasıl görüyorsunuz sanat seyahatinizi?
Önceki senelerda daha toplumsal ve felsefi işler yapardım, şimdilerde daha epey beşerde hoş hisler bırakan işler yapıyorum. Birinci dönemlerimde kâğıt üzerine işler üretirken geçen vakit ortasında tuval üzeri akrilik, yağlı boya, 3d işlere de yöneldim.
The New Yorker kapakları
Çalışmaları 30’a yakın ülkede yayımlanan Gürbüz Doğan Ekşioğlu’nun illüstrasyonları; The New Yorker Dergisi’nde sekiz kez kapak olarak kullanıldı. 1992-2021 ortası yayımlanan kapaklarda Ekşioğlu’nun kedilerden kitaplara, kentten Ladin’e varan çizgilerini bakılırsabilirsiniz.